Cumhurbaşkanımızdan “sözde Cumhurbaşkanı” şeklinde bahsedenlerin yanlışlarını düzeltmeleri ve özür dilemeleri gerekirdi. Bunun yerine konuyu saptırıp Cumhurbaşkanımızın “tarafsız” olmadığını söyleyerek yanlışlarını savunmaya devam ediyorlar. Hala milli egemenlik karşıtlığı yapmaya devam ediyorlar. Saldırdıkları makam devletimizi ve milletimizi temsil etmektedir. “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder.” Bu temsil makamına “sözde Cumhurbaşkanı” demek, demokratik olmayan rejim arzu etmektir. Milletin iradesiyle onaylanmış Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve partili Cumhurbaşkanlığına karşı “siyasi muhalefet” üretmek adına demokrasimize karşı “husumet siyaseti” üretiyorlar. Bu demokratik muhalefet değildir, husumet üretme siyasetidir. Yine siyasi muhalefet yapmakla, demokratik olmayan bir zihniyeti dayatmak arasındaki farkı gözetmeden konuşuyorlar. Cumhurbaşkanımız milletimizin hiçbir kesimini diğerinden ayırmadan, ülkemizin hiç bir yerini diğerinden üstün ya da aşağıda saymadan görev yapmaktadır. Demokrasiye düşmanlık etmek, millete kötülük etmektir. Demokratik hukuk devletinin meşru makam ve mekanizmalarını hedef almak demokratik bir siyasi muhalefet biçimi değildir. Cumhurbaşkanımıza “sözde Cumhurbaşkanı” demek ancak darbeci zihniyetin bir ürünüdür. Muhalefet yapmak başka husumet üretmek başkadır. Seçimle iş başına gelen iradenin meşruiyetine saldırmak milletin kazanımlarına saldırmaktır.