ANKARA-BHA
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
1881 yılında Selanik'te dünyaya gelen Mustafa Kemal, küçük yaşlardan itibaren disiplinli, öğrenmeye açık ve vatan sevgisiyle dolu bir birey olarak yetişti. Harp Okulu'ndan 1902'de teğmen, Harp Akademisi'nden ise 1905'te kurmay yüzbaşı olarak mezun olan Atatürk, genç yaşta ordu içinde üstün başarılarıyla dikkat çekti.
Trablusgarp ve Balkan savaşlarında gösterdiği cesaretin ardından, 1915'te Çanakkale'deki kahramanlığıyla tarihe "Anafartalar Kahramanı" olarak geçti. Ardından Doğu Cephesi'nde Bitlis ve Muş'u düşmandan geri alarak generalliğe yükseldi.
İşgallerle sarsılan Osmanlı topraklarında kurtuluşun ancak milletin azmiyle mümkün olacağını gören Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak Milli Mücadele'yi başlattı. Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile bağımsızlık ateşi tüm yurda yayıldı.
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açarak millet egemenliğini ilan eden Mustafa Kemal, "Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir." diyerek esareti reddetti. Sakarya ve Dumlupınar zaferleriyle düşmanı topraklardan süpüren Atatürk, 29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyet ile bağımsız Türk devletini kurdu.
TBMM tarafından dört kez Cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, "Cumhuriyet fazilettir" diyerek halkın iradesine dayalı bir yönetimin temellerini attı. Ekonomi, tarım, eğitim, hukuk ve dış politikada attığı devrim niteliğindeki adımlarla modern Türkiye'yi inşa etti.
"Hatay, benim şahsi meselem" diyen Atatürk, yaşamının son dönemlerinde bile vatan topraklarını genişletme kararlılığını sürdürdü.
10 Kasım 1938 sabahı saat 09.05'te Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yuman Atatürk'ün vefatı, yalnız Türkiye'de değil tüm dünyada derin bir üzüntüyle karşılandı. Naaşı, 1953 yılında ebedi istirahatgahı olan Anıtkabir'e taşındı.
Aradan geçen 87 yıla rağmen Atatürk, fikirleri, ilkeleri ve gösterdiği yolda dimdik ayakta duran bir milletin rehberi olmayı sürdürüyor.
Sonsuz minnet ve saygıyla...
